İhmal Edenler İmha Olurlar
Çok zamandır meramımızı rakamlarla ifade eder/ettirilir olduk. Sözlerimiz artık nicelik arz eden kavramlarla nihayetlendiriliyor. Benim bile derslerimde; “ölçemediğiniz bir şeyi yönetemezsiniz” demişliğim vardır. Ve bu ifadelendirmeler bir yere kadar doğrudur. Fakat şunu da unutmamalıyız; çevremizde olup biten birçok şeyi sadece rakamlarla açıklayamayız. İnsanların gönüllerine rakamlarla giremeyiz. Bazı değerler -iyi ki de- vardır ki irademiz dışında oluşturulmaya çalışılan ön kabulleri alt üst eder.
Mesela tarih sahnesinde on altı Türk devletini kurmuş olmakla övünürüz de on beşini nasıl yıktık bunun üzerinde çok kafa yormayız. Yaşanan yıkımların nedenleri üzerinde tefekkür edip, dersler çıkart/a/mazsak yaşamımızda 15’in, 16’nın sayısal olarak dâhi ne anlamı olabilir ki?
İşte tam da izah etmeye çalıştığım nedenden dolayı felaketler/yıkımlar başımıza geldikten sonra tedbir alan ve hemen sonrasında unutan yapımızı sorgulama zamanının geldiği, hatta geçmekte olduğu gerçeğiyle -verdiğimiz büyük kayıpları da göz önünde bulundurarak- yüzleşmeliyiz.
“Mekanı yapamadığımızdan bellidir ki, işin ruhunu bilmiyoruz. Mektebi ruhta idrak etseydik, mekanda da yerine getirebilirdik” [I] diyor Nurettin Topçu üstadımız. Ve zihinlerimizde oluşan soru işaretlerinden kurtulmak adına bir çıkış kapısı aralıyor bizlere. Kırk yıl hocalık yapıp, mâbede nasıl girilirse sınıfa da öyle giren ve “mesleğine mektep gibi bağlanmayan insan, cemiyet içinde bir parazit olarak yaşamaya mahkumdur” [II] diyen Topçu hoca gibi münevverlere kulak verilmez de ne yapılır? Sorarım sizlere.
Bu anlamda bağırlarından çıktıkları topluma önderlik/hocalık yapacak insanların değerine göndermede bulunan ve Büyük İskender’in hocası Aristo için söylediği söze kulak kabartmayı da göz ardı etmemek gerekir: “Babam beni gökten yere indirdi. Hocam beni yerden göğe yükseltti.” [III]
Kim ne derse desin bir toplumun hafızasının gelişimine katkı sağlayan kurucu babalarının/hocalarının onlarca yıl ötesinden verdiği mesajların eskimeme özellikleri ve her dâim yaraya merhem olma kabiliyetleri vardır. İşte o insanlardan bir insan olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın; “Müslüman mimar, inşa etmiyordu, ibadet ediyordu” sözü okuduğum ilk anda kelimenin tam anlamıyla çarptı beni. Son yaşadığımız deprem felaketinde verdiğimiz kayıplar ve yaşadığımız tarifsiz acıyla yüzleştim bir kez daha. Kaybettiğimiz canları bizden alan depreme dayanıksız binaları Ahmet Hamdi Tanpınar’ın paylaştığım sözünden nasipsiz şekilde yapan müteahhitler, mimarlar, ustalar (!) geldi aklıma. Ve yıllarca hem derslerimde hem de konferanslarımda dinleyenlerimin zihnine ve gönlüne işlemeye çalıştığım; “sevmeden çalışmak, inanmadan ibadet etmek kadar büyük bir alçaklıktır” sözüme olan tutkum daha da arttı.
Hatırdan çıkarılmamalıdır ki, kainatın tamamı bir okuldur. Samimiyetle talep edenin karşısına hoca hiç ummadığı yer ve zamanda çıkar. Nobel Tıp ödülü sahibi Alexis Carrel’in; “az gözlem, çok akıl yürütme insanı hataya götürür” sözünden hareketle, sizleri düşüncelerimizi destekleyen bir anekdotla baş başa bırakmak isterim: Henry Ford, 1913’te hesaplı arabası Model T’yi bir montaj bandında seri üreterek fabrika çalışmalarında ve araba endüstrisinde çığır açtı. Chicago’daki bir mezbahaya yaptığı ziyaret sırasında, topuklarından asılıp çelik bir zincir boyunca ilerleyen ölü danaların hızlı ve etkili bir biçimde paramparça edilebilmesinden çok etkilenmişti. Eğer parçalanma bu kadar hızlı gerçekleşebiliyorsa bu işlemin tersine çevrilip bir araya getirecek şekilde tasarlanması mümkün müydü? [IV] Bakmak ve görmek arasındaki fark bu olsa gerek. Yaptığınız işe tutku düzeyinde bağlı iseniz attığınız her adımda onunla yaşar ve çözümler üretirsiniz.
Hasbihalimizi yine bir dersim esnasında kendimizi kaybedercesine konuşurken bir an ağzımdan dökülen bir ifade ile bitirelim: “İhmal edenler, imha olurlar.”
[I] Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Dâvası, Dergah Yayınları, İstanbul, 43. Baskı, Kasım 2022, s.111-112
[II] Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Dâvası, Dergah Yayınları, İstanbul, 43. Baskı, Kasım 2022, s.59
[III] Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Dâvası, Dergah Yayınları, İstanbul, 43. Baskı, Kasım 2022, s.71
[IV] Dâhilerin Gizli Alışkanlıkları, Craig Wright, Kronik Kitap, İstanbul, 2022, s.194