Hiçbir Eser El Sürülemeyecek Kadar Bitmiş Değildir
İnsanlığın gidişatından memnun olanımız var mıdır bilmiyorum. Ben memnun olan azınlık içinde değilim.
Salgın hastalıklar, depremler, yangınlar, ekonomik krizler ve bütün bunların toplumsal hayatta meydana getirdiği büyük tahribat.
Bu tahribat sadece keselerde ve zihinlerde değil her şeyden önemlisi gönüllerde yaşanıyor.
Döviz kurlarında yaşanan dalgalanmaların etkilerini anlamak için verilen mesainin onda birinin dikkatinizi çekmeye çalıştığım bağlamda verilmediğini görüyor ve kahroluyorum.
Günümüz insanının gözlerinden sevgi, merhamet ve muhabbet sızmaz oldu. Muhataplarının çehresinde derde derman olacak bir bakış yakalayabilene aşk olsun.
Davranışlar da bakışlar gibi sahteleşti. Ve bu sahtelik çaresiz bir çocuk tarafından bile kolaylıkla fark edilir hale geldi.
Anlatılagelen bir anekdottur paylaşayım: İkinci Dünya savaşında bir Nazi subayı; küçük bir Yahudi çocuğa:
“Hangi gözümün takma olduğunu bilirsen senin ve ailenin savaşın olmadığı güvenli bir yere gitmesine yardım edeceğim” der.
Çocuk çok da fazla düşünmeden:
“Sol gözün sahte” diye cevap verir.
Subay doğru cevabı bu kadar kısa zamanda ve pervasızca dile getiren çocuğun nasıl doğru tahminde bulunduğunu öğrenmek ister. Çocuğun cevabı manidardır:
“Sol gözün sahte çünkü o göz diğerine göre çok daha merhametli bakıyor.”
Makyajın, güzelliğin kefeni olduğunu bilenlerin sayısı günümüzde hızla azalıyor. Fark edebilenlerin yaklaşımı ise ne kadar acıdır ki büyük (!) kalabalıklarca hayretle karşılanıyor.
Yazımıza konu ettiğimiz mevzuları tartıştığımız dostlarımın çoğu beni ve çözüm önerilerimi duygusal buluyorlar. Bunun üzerine ben de onlara şöyle sesleniyorum: “Sizin doğrularınızla başınız göğe ererken beni yanlışlarımla (!) yalnız bırakın.”
Bizler çok şükür biliyoruz ki insan eşrefi mahlukattır. Yaratılmışların en şereflisidir. Ve yine biliyoruz ki insan yüce Yaratıcının en büyük ESERİDİR.
Umutsuzluğun bu kadar arttığı bir ortamda umudu beyaz bir güvercinin kanatlarında camınızın pervazına Gönderenin (CC) hiç eskimeyen ve eskimeyecek olan seslenişi yegâne kurtuluş ve motivasyon kaynağımız olmaya devam edecektir ve bizlere “hiçbir eser el sürülemeyecek kadar bitmiş değildir” dedirtmeye devam edecektir:
Kuşluk vaktine andolsun, Karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki, Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da. (Duha Suresi:1-3)